Alpamış Destanı


16 boydan oluşan Kongratların beyi Alpun (Alpin), Davan (Daban) Bey'in oğludur. Alpun'un Baybörü ve Baysarı adlarında 2 oğlu olur. Ne var ki bu ikisinin de çocukları olmaz. Bu yüzden her fırsatta toplum tarafından aşağılanırlar. Sözgelişi gittikleri bir düğünde bunları kimse karşılamaz, önlerine yemeğin en kötüsü getirilir.

Bu ve buna benzer hareketlerden rahatsız olan 2 kardeş 40 gün Tanrı'ya yalvarırlar. Rüyalarına giren dervişten çocuklarının olacağını öğrenirler. Dervişin dediği çıkar ve zamanı geldiğinde, Baybörü'nün bir oğlu bir kızı olur. Büyük bir ziyafet verilir. Derviş kimseye görünmez, sadece 2 kardeşe görünür. Oğlana Hakim Bek, kıza Kaldırgaç adını kor. Baysarı'nın da kızı olur. Derviş bu kıza da Ay Barçın adını kor. Baybörü ve Baysarı’ya Hakim Bek'le Barçın'ın evleneceklerini, Hakim Bek'in ileride bileği bükülmez bir yiğit (batır) olacağını söyler, gözden kaybolur. Ailelerin anlaşmasıyla Hakim'le Barçın birbirine beşik kertme edilir.

Çocuklar 3 yaşında mektebe gönderilir. Hakem yedisine gelince babası onu beyliğin görevlerini öğretmek üzere onu mektepten alır. Hükümdarlığa hazırlanan Hakim, dedesi Alpun'dan kalan on 4 batman pirinç yayı çeker. Fırlayan ok yıldırım gibi gider, önüne çıkan Askar dağının tepesini koparır. Kongratlılar toplanıp müşavere ederler ve;

"Dünyadan biri eksik 90 alp geçti ve alpların başı destan kahramanı Rüstem'di, sonuncusu da Alpamış olsun."

deyip Hakem'in adını Alpamış koyarlar. Şah-ı Merdan (Hz. Ali) Alpamış'ın sırtını sıvazlar. Bu yüzden ateşe atılsa yanmaz, Alpamış'a ok atılsa işlemez ve yanından "Kırklar" ayrılmaz olur. Diğer taraftan Baybörü'nün kardeşi Baysarı da;

"Gök Kamış gölünde koyun sağdırıp hayvan bakımını öğreteyim."

diyerek kızını mektep ten çıkarır.

Kongrat kabilesinin başkanı olan Baybörü, zalim, acımasız ve tamahkârdır. Dini işlerde kullanmak için herkesten zekât almak ister. İşe, kardeşi Baysarı'dan başlar. Baysarı, karşı çıkar ve ağabeyi Baybörü'ye baş kaldırır. Böylece Kongrat kabilesi ikiye ayrılır. Baysarı, ailesini ve adamlarını toplar kâfir eline gitmek üzere yola çıkar. Doksan dağ geçip, altı ay yolculuk ettikten sonra, Kalmuk Şahı Tayça Hân’ın yanına gider. Kalmuk ülkesinde, Baysarı'nın adamları ot zannederek ekili alanlarda hayvanlarını otlatırlar. Halk Tayça Hân’a Baysarı'yı şikâyet eder. Tayça Han, hoş görür ve topraklarında yaşamalarına izin verir.

Aradan 7 yıl geçer. Baysarı'ya bağlı olan boy, huzur içinde hayatını sürdürür. Bu arada Barçın büyür ve alımlı bir güzel olur.

Daha çocukken Alpamış'a beşekkertme yapılan Barçın devamlı Alpamış'ın yolunu gözler. Güzelliği herkesçe bilinen ve daha 14 yaşında olan Barçın'ı, Surkayıl denilen ve yedi oğlu olan düzenbaz kadın, küçük oğlu Karacan'a almak ister. Bu yedi kardeş Tayça Hân’a hizmet eden 90 batırın en iyisidir. Surkayıl, Barçın'a dünür olur. Kızın annesi beşik-kertmeli olduğu için ret cevabı verir. Diğer pehlivanlar (batırlar) da Barçın'ı kendilerine almak isterler. Yoğun baskı altında kalan Barçın altı ay izin ister. Bu arada 10 hızlı süvariyle Alpamış'a haber gönderir. Süvariler, mektubu Baybörü'ye verirler.

Baybörü, Alpamış'ın gitmesine rıza göstermez, mektubu da börkünün içinde saklar. Kaldırgaç, babasının odasını temizlerken mektubu bulur ve Alpamış'a bildirir. Alpamış, kardeşi Kaldırgaç'ın ve at bakıcısı Kultay’ın yardımıyla iyi cins at olan Bayçıbar (Bayçalbır)'a binip hızla Kalmuk ülkesine doğru yola çıkar. Yolda rastladığı Barçın’ın habercilerini geçer, sonunda Barçın'ın yaşadığı yere yaklaşır. Yolda, amcası Baysarı'nın yanında çalışan Kaykubat adlı çobana rastlar. Kaykubat onu, o gece misafir eder.

Ertesi gün amcasının yurduna ulaşır. Orada Karacan Batır'la karşılaşır ve onunla arkadaş olur. Karacan, annesi Surkayıl’ın muhalefetine rağmen, Alpamış'ı misafir eder. Barçın'a tanınan altı aylık süre de bu sırada dolmuştur. Çaresiz kalan Barçın, 4 yarış şartı getirir ve bu yarışlardan kim galip çıkarsa, onunla evlenebileceğini söyler. Yarışlar şöyledir: Uzun mesafeli at yarışı, ok atışı, bin adımdan bir gümüş paranın tüfekle vurulması ve güreş.
45 gün sürecek olan at yarışına 490 kişi katılır. Yarışçıların içinde Alpamış'ı temsîlen Kalmuklardan ayrılan ve Müslüman olan Karacan'da vardır. Karacan, Bayçıbar’la yarışır. Kalmuklar, haset edip Karacan’ı bağlarlar, Bayçıbar'ın toynaklarına çivi çakarlar ve geriye dönerler. Bağlarından kurtulan Karacan, atını tedavi eder, onların arkalarından yetişir ve yarışı 1. olarak bitirir.

2. yarışta, dedesinin yayıyla yarışan Alpamış en uzağa oku atarak 1. olur. 3. yarışta da yarışmacılara yarı yarıya fark yaparak 1000 metre mesafeden tüfekle gümüş parayı vurur. Son yarışta Kalmuk batırlarını birer birer güreşip öldürür. Batırların en yiğidi ve Surkayıl’ın en büyük oğlu olan Kokaldas'ı da bu arada öldürür. Böylece Barçın’la evlenmeye hak kazanır. Alpamış, Barçın'ı ve Kongrat halkını alıp ülkesine doğru yola çıkar. Baybörü'nün tavrına üzülen amcası ve kayınpederi olan Baysarı, orada kalır. Tek kalan Baysarı, Kalmuk Şahı'na köle olur, kendisine yapılan kötülükleri göğüslemeye çalışır.

Alpamış'ın yaptıklarını hazmedemeyen Surkayıl, Tayça Hân’ı tahrik ederek, Alpamış'tan intikam almaya zorlar. Kalmuk Şahı onları öldürmek için arkalarından kuvvet gönderir. Alpamış ve Karacan gelen kuvvetleri mağlup eder. Esenlikle ülkelerine varırlar.

Alpamış’ın Baysarı’nın yanına 2. gidişi de onu tutsaklıktan kurtarmak düşüncesiyle olur. Babası Baybörü buna mani olmak ister.

"Sana Baysarı'nın kızı lâzım idi. Kalmuk ülkesine gittin, onu getirdin, kendine eş ettin. Kardeşim Baysarı'yı getirip başıma dert açacaksın. Kardeşim ölürse bırak orada ölsün, yoksa kendine tabi olanların içine dönsün. Onun için ölmene değer mi?"

der. Alpamış, kararından döndüremez. 40 yiğidini yanına alıp Kalmuk ülkesine gitmek üzere yola çıkar. Onun geleceğini haber alan Surhayıl adındaki fitne kadın, oğullarını mağlup edip mahvolmalarına neden olduğu için, intikam duygusuna kapılır. Güzergâh üzerine bir ev yaptırıp 40 hizmetçisiyle burada yaşamaya başlar. Orada geçen Alpamış, niçin yalnız başına orada yaşadığını sorar. O da Kalmuk Şahı Tayçan'a kırgın olduğunu ondan uzakta yaşamak için buraya geldiğini söyler. Alpamış ve arkadaşlarını misafir eder. Onlara ilaçlı şarap verir, bayıltır. Dışarı çıkar, evi ateşe verir. Alpamış'a ateş dokunmaz ve yangından sadece o kurtulur. Tayçan gelir, Alpamış'ı baygın bulur. Başını kesmek ister. Fakat hiç bir silah Alpamış'a etki etmez. Surkayıl'ın teklifi üzerine derin bir kuyu kazdırılıp içine atılır.

Etrafa Alpamış'ın öldüğü haberi yayılır. Haber Barçın'ın kulağına kadar gelir. Barçın, acıyla kıvranır. Bir oğlu olur; adını Yadigâr koyarlar. Baybörü'nün evlatlığı Ultandaz (Ultan) bu dedikoduyu fırsat bilerek yönetimi ele alır. Barçın'a göz koyup kendisine eş edinmek ister. Hana ve yakınlarına kötülük eder. Öyleki, Alpamış'ın kız kardeşi Kaldırgaç, evini terk edip dağlarda deve çobanlığı yapar.

Alpamış, kuyuda 7 yıl kalır. Birgün, kuyuya yaralı bir kuş (ya da uçan bir kaz) düşer. Alpamış kuşu tedavi eder. Kanadına, yazdığı bir mektubu bağlayıp salıverir. Günün birinde mektup tarlada bulunan bir kadınla, bir küçük oğlanın eline geçer. Bu kadın Kaldırgaç'tır. Kadın mektubu okur, hemen Karacan'a haber verir. Karacan, Alpamış'ı kurtarmaya gider. Bin bir zorlukla kuyuyu bulur. Yaptığı ipekten halatla Alpamış'ı yukarıya çekmeye çalışır. Ne var ki, Alpamış kuyudan çekilerek kurtarılmayı istemez, ayaklarını kuyuya dayayarak Karacan'ın işini zorlaştırır. Karacan, ister istemez eli boş geri dönmek zorunda kalır.

Kalmuk Şahı'nın kızı Tabka-ayım'ın uzun tüylü kar beyazı bir keçisi vardır. Bu keçiye bakan Keykubat aynı zamanda Şah'ın kızına da âşıktır. Keçi birgün sürüden ayrılıp yalnız dolaşırken, Alpamış'ın bulunduğu kuyuya düşer. Keçiyi kuyuda bulan Keykubat, orada Alpamış'ı da görür ve onu tanır. Keykubat, hergün Alpamış'a bir koyun atar. Bu arada Alpamış, Keykubat'tan Tabka-ayım'a âşık olduğunu öğrenir. Elindeki koyun kemiklerinden bir kaval yapar, Tabka-ayım'a gönderir. Tabka-ayım bunu yapanı merak eder ve görmek ister, kuyunun başına gelir. Alpamış'ı görünce âşık olur. Eviyle kuyu arasında tünel kazdırmayı düşünür. Bu uzun bur zaman alır. Tünel bittiğinde Alpamış'ı ziyarete başlar. Tünelin çapı kız için normaldir, ancak Alpamış’a göre dardır.

Birgün Surkayıl, Tabka'yı ziyarete gelir. Kazayla tünelin çıkışını örten halıya basar ve tünele düşer. Merakla tünelin içinde yürür. İleride Alpamış'la Tabka'yı konuşurken görür. Kadını fark eden Alpamış kendisi tünele sığamadığı için, Tabka'dan onu yakalamasını ister. Fakat Tabka bunu başaramaz, kadın kaçıp kurtulur. Alpamış, Tabka'dan atı Bayçırbar'ın yerini öğrenir. Kıza, bir avuç kokulu saman verir. Kız samanı ata verdiğinde zincirleri kırıp ahırdan kaçar, derhal kuyunun başına gelir. Alpamış'ın sesini duyunca, kuyruğunu kuyuya salıverir. Kuyruk, Alpamış tutuncaya kadar uzar. Alpamış kuyruktan tutunarak kuyudan dışarı çıkar. Diğer taraftan Surkayıl, doğruca Şah’ın yanına gider ve gördüklerini Şah’a anlatır. Şah, Alpamış'ı diri diri gömmek için adamlarını gönderip

kuyuya taş toprak doldurtur. O sırada dışarıda olan Alpamış, Şah'ın adamlarını öldürmekte zorluk çekmez.. Tek başına orduyu yenip Şah'ı ve Surkayıl'ı da öldürür. Keykubat'ı Kalmuk tahtına oturtur ve tabka'yı ona eş eder. Sonra, ülkesine dönmek üzere onların yanından ayrılır.

Yolda bir kervana rastlar. Yokluğunda ülkesinde pek çok olay cereyan etmiştir. Karısı Barçın'dan Yadigâr adında bir oğlu olmuştur. Baybörü'nün evlatlığı Ultandaz (Ultan) kuvvet toplayıp Baybörü'yü devirerek Kongratların yönetimini ele almıştır. Barçın'la evlenmek için Böybörü'ye, Kaldırgaç'a Yadigâr’a ve ailenin diğer fertlerine baskı yapmaktadır. Kervancı, kabilesinin dağıldığını ve Ultan'ın, eşi Barçın'la evlenmek için düğün hazırlıklarına başladığını haber verir. Ülkesine döndüğünde, Kaldırgaç’ı görür ve kendini ona tanıtmaz. Yoluna devam eder ve yılkı çobanı Kultay'a rastlar. Kultay, omuzunda Hz. Ali nişanesi bulunan Alpamış'ı tanır. Alpamış çobanla elbisesini değişir, düğün evine gider.

Alpamış, düğün evinde ok atışına katılır ve 1. olur. Bu arada on batmanlık yayına kavuşur. Barçın'a manzum olarak duygularını ifade eder, o da aynı şekilde cevap verir. Barçın onu tanır, oğlu Yadigâr’a babasının döndüğünü söyler. Bu arada Kultay, Alpamış'ın elbisesi ve atı Bayçıbar'a binip düğün evine gelir. Alpamış, Ultandaz'la vuruşur ve onu öldürür. Böylelikle yeniden Barçın’a kavuşur. Amcası (kayınpederi) Baysarı Kalmuk ülkesinden geri döner.

Yorumlar